Cuma, Eylül 21, 2012

uzay-an günler misali

 
 
Bazı şeyler ( N.Ş.A deniz seviyesi, 0c, basinc normal..)
 


Bu fotograftaki 3 kişiden biri olmanın dayanılmaz hafifliği. 2 çocuk ve 1 maymun ve bir de paten



Empati sempati anti-pasti !

 
ve, ah be işte bu diyerek fotografı çeken üzülünülesi insan... ben de ulan ben de...
 
 
Tercihler...
 
 
 
haha!

ne bilim dediğin şeyleri aslında biliyor olduğunun kandırıkçılığı ve kibarcıklığı ila ...

Salı, Temmuz 17, 2012

düşünceler ve söyleşiler

düşünceler ve söyleşiler

bazen çok iş var, ama sanki niye?

neden insanlar çirkinleşir, çirkin olmak biçimsizlik olmak değildir. Kişi kendisinin aynasıdır ya da mıdır?

ne ekersen onu biçersin acaip doğru laf

emin olduğun şeyden haberin oluyor, çok sıkıcı

Mutluluğu kovalamaktan ileri geliyor mutsuzluk gibi bir cümle kalmış aklımda

Salı, Ocak 31, 2012

gununkarlifotosu.com


sabah servisin camından gördüm , hemen 1.köprü yolunda. yeminle ...

Çarşamba, Ocak 11, 2012

fotomanias

Evet sayın seyirciler Manyas Gölü'ndeki 5.günümüz de öylesine geçti gitti. Senin günün havasız ofisinin masasında mailler akıp gider işler beklerken, kah facebook'da bakınmakla kah gtalk da laklakla geçti. Olsun geçen giden gün oldu. Manyas Gölü bana işte bunu öğretti. Çok uzatmadan fotograflara geçicem ama önce Manyas Gölü dedi ki:

Kişinin kendisiyle kurduğu samimiyet onu ayrı yönlere götürebilir. (hayırlısı)



Daha baştan bok atma dii mi ama, bi sakin ol. ben de kimbilir nerde gördüm de aldım, ama bi yerde gördüm tabii. ( hayırlısı)


Agatha Christie sörfçüymüş..


Unicef kartlarını hep sevdim, bu öyle bişey değil ama benziyor nehirde çamaşır yıkayan insanlar ne güzel görünüyor..


RESPECT


kaçın guşlar!



Dragonborn! daha ne olsun
                                                                  
                                                                     


İspanyol mimik. biz de sadece fatih terim bu mimikleri yapabiliyor, Türk olmasına rağmen



bobiler.örg


çok özendim.


İlkokulu siyah önlükle okuyanların bir de sınıfta kümeleri olurdu. Öğretmen 5-6 kişiyi gruplar öyle oturturdu. Tembeller tembellerle, çalışkanlar çalışkanlarla. Bu kümelere bi isim verirdik, biri o kümenin başkanı, yazıcısı, sözcüsü falan olurdu. Bu ufak organizasyon yapısı tabii ki hiyerarşiye de sahip olurdu. Konu anlatımına gelindiğinde önemli kişiden en önemsiz kişiye doğru bir sıra izlenirdi. İşte biz de bir gün kümemizin adını he-man kümesi koymuştuk. Başkan He-man'di. (öğretmenin oğlu), ben Şila olmuştum. Ondan bendeki yeri ayrıdır Şila'nın.


the truth is out there. değil mi